Sağlık Makaleleri

ALS Hastalığı Zihni Etkiler Mi?

Ankara Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği Sorumlusu Doç. Dr. Osman Korucu, Dünya ALS Günü’nde ALS hastalığıyla ilgili açıklamalar yaptı. Bunun bir kas hastalığı olduğunu, yürüme ve konuşma becerilerine etki ettiğini vurgulayan Korucu, “ALS kas hastalığıdır, zihni etkilemez” dedi.

ALS Hastalığı Nedir, Nasıl Oluşur?

Merkez sinir sisteminde medulla spinalis ve beyin sapı denilen bölgede motor hücrelerin kaybından dolayı oluşan bir hastalıktır. Bu, hücrelerin kaybı kaslarda zaaf ve erimeye neden olur. Hastalık yavaş yavaş ilerleyip hastayı solunum, yutma güçlüğü ve kas güçsüzlüğüyle yatağa düşürür. Zihinsel işlevler ve bellek ise bozulmaz. ALS hastalığında nöronlar kendi kendilerine zarar vererek en sonunda solunum mekanizması da dahil tüm vücudu felç ederler. Hastalığın nedeni tam olarak saptanamamıştır. Birbiriyle bağlantılı birkaç faktörün neden olduğu düşünülmektedir.

Dünya ALS Günü sebebiyle Doç. Dr. Korucu, hastalıkla ilgili bilgiler verdi. Belirtiler değişiklik gösterirken kaslarda meydana gelen sertlik ve kramp ile başladığını dile getiren Doç. Dr. Osman Korucu:

Amyotrofik lateral skleroz” ya da ALS esas olarak istemli kas hareketlerinden kontrolünden sorumlu sinirlerin hasarından kaynaklanan nadir bir ürolojik hastalıktır. Hastalığın belirtileri gelecek olursak her hastada aynı bulgularla başlamamakla birlikte hastalık kaslarda sertlik kramp ve seğirmelerle başlamaktadır. Hastada kaslarda güçsüzlük nedeniyle konuşma ve yürüme de güçlükler görülebilmektedir” ifadelerini kullandı.

als hastalığı zihni etkiler mi?

“ALS hastalığı 40-60 yaş arasındaki hastalarda daha sık görülmekte”

ALS hastalığının bir kas hastalığı olduğunu, zihinde gerileme olmadığına değinen Korucu,

Hastalığın ilerleyen dönemlerinde kaslarda erime ve güçsüzlük görülmekte ve bu hastalığın hiçbir döneminde zihinde etkilenme olmamaktadır. Kaslarda güçsüzlük elde başlaması durumunda anahtar çevirmede, kalem ve bardak tutmakta, güçlükler görülmektedir. Hastalığın ayaklarda başladığı durumlarda yürüme güçlüğü ve tökezleme görülmektedir. Hastalık 40 – 60 yaş arasında ki hastalarda daha sık görülmekle birlikte 65 yaş üzerindeki kadın ve erkeklerde aynı sıklıkta görülmektedir” diye konuştu.

“Türkiye’de yaklaşık 6 bin ile 8 bin civarında ALS hastası olduğu düşünülmekte”

ALS hastalığına sık rastlanmadığını aktaran Korucu, şu şekilde devam etti:

ALS hastalığının sıklığı yüz binde 5 oranında olmakla birlikte Türkiye’de yaklaşık 6 bin ile 8 bin civarında ALS hastası olduğu düşünülmektedir. Hastada gece krampları güçsüzlük olduğunda bu konuyla ilgili tıbbi yardım almaları çok önemlidir. ALS şüphesiyle başvuran hastalarda öncelikle iyi bir nörolojik değerlendirme ve öykü hastalığın tanısı için önem arz etmektedir. Ön tanı olarak ALS düşündüğümüz hastalarda yardımcı testler olarak Elektromiyografi bizim için en önemli teknik olmaktadır. Bunun dışında diğer nedenleri dışlamaya yönelik beyin görüntüleme testi, kan- idrar tahlilleri ve gerekli görüldüğünde kas biyopsisine kadar giden diğer tetkikler yapılmaktadır.

ALS teşhisi konulmuş hastaların tedavi yollarının Türkiye’de uygulandığını dile getiren Korucu,

ALS tanısı alan hastalarımızda dünyada kabul görmüş iki tedavi de ülkemizde uygulanmaktadır. Bu tedaviler dışında hastanın solunum problemini sıkı şekilde takip edilmesi, solunum problemi olan hastalarda rehabilitasyon desteğinin verilmesi gerekmektedir. Yutma ile ilgili problemi olan hastalarda erken dönemde tanı konularak direk mide üzerinden beslenmeye geçilmesi önem arz etmektedir. Hastaların düzenli olarak takip edilmesi hastalığın ilerleyişinin hangi aşamada olduğunu değerlendirip güne uygun tedaviler verilmesi, konuşma terapisi, fizik tedavi rehabilitasyon süreci sıkı takip edilmesi bu hastalar için önem arz etmektedir” dedi.

“ALS’ye neyin sebep olduğu tam olarak günümüzde bilinmemekte”

Solunum problemlerinin bu hastalarda ölüme yol açabileceğine dikkatle değinen Osman Korucu,

ALS hastalarında yaşam süresini uzatan tıbbi medikal tedaviler dışında özellikle fizik tedavi ve rehabilitasyon ve dil konuşma terapisi önem arz etmekte, erken dönemde hastalığın semptomlarının farkına varılıp müdahale edilmesi hastaların yaşam süresini ve yaşam kalitesini artırmaktadır. Bu hastalarda psikolojik destek de önem arz etmektedir. ALS’ye neyin sebep olduğu tam olarak günümüzde bilinmemektedir. Bazı faktörlerin ALS oluşumunda etkili olduğu düşünülmektedir. Bunlar travma, diyet, vitamin alımı, şehirde yaşamak, alkol ve sigara tüketimi olarak sayılabilir. Günümüzdeki mevcut tedaviler ALS hastalarının yaşam süresini uzatmaya yönelik ve destekleyici tedaviler olarak ikiye ayrılmaktadır. ALS hastalığı kronik ilerleyici bir hastalık olduğu için bu hastalarda hastalığın ne kadar süreceği kişiden kişiye göre değişmektedir” şeklinde konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu