Sağlık Makaleleri

Yeme bozukluğu kişiyi asosyalleştiriyor.

Daha çok kadınlarda görülen yeme bozukluğu, son dönemlerde erkeklerde de artışa geçti. Bu sağlık sorunu, kişiyi asosyalleştiriyor. Yeme bozukluklarının genetik, biyolojik ve psikososyal nedenleri olabilir. Özellikle azalmış benlik saygısı, depresyon, değersizlik hissi, aile içi çatışmalar ve kişilik sorunları yaşayan bireylerde yeme bozukluğuna eğilim gözlemleniyor.

Prof. Dr. Ercan Abay “Kadınlarda 10 kat daha sık görülüyor ancak günümüzde erkeklerde de görülme sıklığı giderek artmaktadır. Diyet yapma davranışı ile yeme bozuklukları arasında önemli bir ilişki vardır. Günümüz toplumunda ince bedene sahip olmak istenen bir durumdur. İsteyerek diyet yapanların amacı daha çekici olma çabasıdır. İsteyerek diyet yapanlar genelde mankenler, balerinler, sporcular, jokeyler gibi iş yaşamlarında rekabetin olduğu kişilerdir ve yeme bozukluğu geliştirme riskleri yüksektir.” açıklamalarında bulundu.

Pandemi Dönemi ve Sonrası

Prof. Dr. Abay, “Yeme bozukluğu belirtileri ile başvuran hasta sayısı pandemi döneminde artmıştır. İlgi alanlarının daralması, farklı etkinliklere katılamama, yalnızlaşma, iş kaybı, tüm aile bireylerinin bir arada olması, beden ile ilgili uğraşların artması ile evde aşırı egzersiz yapma eğilimleri, tek uğraş noktalarının yemek yeme ya da yememe olması bu artışın nedenleri arasında yer alır.” ifadelerini kullandı.

Yeme Bozukluğu

Prof. Dr. Abay, “Yalnız yemek yemeyi tercih ederler. Aile ya da arkadaşlarıyla bir araya gelerek yemek yemeyi istemezler. Bu nedenle, ofis, okul, sosyal ortamlardan uzak kalarak, istedikleri ortamın onlara sunulması kısıtlayıcı yeme ya da tıkınırcasına yeme davranışlarını gerçekleştirme de tetikleyici olabilir.

Pandemi sürecinin oluşturduğu kaygı, kendisine ve sevdiklerine zarar geleceği ihtimali nedeniyle, zaten uzak durdukları sosyal yaşamdan daha da uzaklaşırlar. Bu da yalnız başına tıkınırcasına ya da kısıtlayıcı yemelere neden olabilir.” dedi.

Mutluluk Duygusu

Stres ve yeme bozuklukları arasında bir ilişki vardır. Prof. Dr. Ercan Abay, “Stres durumunda kortizol hormonu yüksek miktarda salgılanarak tuzlu, tatlı ve yağlı gıdaların tüketimi artar. Stres ne kadar fazla olursa, duygusal rahatlama için bu tür yiyeceklerin tüketim miktarı da artar. Yemek yeme isteğini tetikleyici etken haz duygusudur. Beyin ödül sisteminde gıdalar tüketildiğinde dopamin ve serotonin nörotransmitterleri salgılanarak mutluluk hissi oluşur. Bu mutluluk duygusundaki artış, olumsuz duygularda yeme davranışının tekrarlanmasına neden olur.

Her bir duygunun tetikleyicileri ve yatıştırıcıları vardır. Yemek bu duyguları iyileştirmez. Belki, kısa bir süre yatıştırabilir ama çözüm sağlamaz. Duygusal açlık nedeniyle yenilen her şeyden sonra kişi kendini daha da kötü hisseder ve pişmanlık duygusu ile birlikte yemeye iten sebebe bir de aşırı yemenin huzursuzluğu eklenir. Duygusal yemenin farkında olmak ve kişiyi bu davranışa iten şeyin ne olduğunu anlamak gerekir.” dedi.

Beslenme

Prof. Dr. Abay, “Yemek yerken farkında olarak tüm duyular yemeğe odaklanır. Küçük ısırıklar alınır ve yavaş yemek yenir. Ağza küçük lokmalar alındığında gıdaların tadına daha kolay varılır. Yeme duygularından uzaklaşmak için yemek yerine yürüyüşe çıkmak, kısa süreli uyumak, bir arkadaşla sohbet etmek gibi daha eğlenceli bir etkinliğe katılmak doğru olur. Beslenmeye katı yasaklar koymak doğru değildir. Kısıtlanan beslenme sonrasında daha büyük bir arzu ile büyük porsiyonlarla yemek tetiklenebilir.

Birincisi, yeme davranışı dışında yürüyüş yapmak, film izlemek gibi bir başka etkinlikle vakit geçirmeleri istenir. İkincisi, yeme isteği oluştuğunda ve zihin buna odaklandığında, kişilerin kendilerine bunun ‘geçici bir arzu’ olduğunu hatırlatmaları gerekir. Ayrıca, açlık duygusu su içerek veya kalorisi düşük yiyecekler ve sağlıklı atıştırmalıklarla ötelenmesi denenebilir” dedi.

Prof. Dr. Ercan Abay, yeme bozukluğu çeşitleri “anoreksiya nevroza (AN), bulimiya nevroza (BN) ve tıkınırcasına yeme bozukluğu (TYB) hakkında ise şu bilgileri paylaştı:

Anoreksiya nervosa

Anoreksiya nevroza (AN), önceleri ‘sinirsel iştah kaybı’ olarak tanımlanırdı. Bugün AN, iştah kaybı ile ilgili değildir. Vücuda yemeğin girmesini engellemek, gireni de çıkarmaya çalışmakla ilgilidir. Hasta ideal kilosunun altında olmasına rağmen kendisini şişman görür ve hisseder ve devamlı kilo verme isteği içerisindedir. Kilo verme isteği, yemek yemeyi reddetme ve yediği az miktar yemeği de bedenden atma eğilimi ile birliktedir. Hasta kilo kaybetmek amacıyla uyguladığı yöntemler: Laksatif (ishal ilaçları) ve diüretik (sıvı attırıcı ilaçlar) kullanmak, kendini kusturmak, yoğun egzersiz yapmak. İdeal kilosunun çok altında olduğu halde kendisini şişman olarak görmek hastalığın önemli özelliğidir. Hasta kilosunu ve yeme davranışını takıntı yapar. Defalarca tartılır ve kilo değişikliğini izlemek hastalığın özelliğidir.

Bulimiya Nervoza (BN)

Bulimiya sözcüğü ‘bir öküzü yiyecek kadar aç olmak’ anlamına gelir. Roma İmparatorluğu’nda; zenginlerin kontrolsüz, tıkınırcasına yedikleri ve hazzı devam ettirebilmek için, kusup yemeye devam ettikleri bilinir. Kusmak için özel odaların yapıldığı bilinir. BN hastalarında tıkanırcasına yeme atakları ve devamında istemli kusmalar, aşırı egzersizler, diüretik ve laksatif kullanımları görülür. AN’nın aksine kişi normal kilolu ya da hafif kilolu olabilir. Tıkanırcasına yeme davranışı, utanç duygusu olduğu için gizli yapılır. Tıkınırcasına yeme davranış sıklığı haftada birkaç kereden, günde birkaç kereye kadar olabilir.

Tıkınırcasına yeme bozukluğu (TYB)

Kişinin belirli bir zaman içinde ve yiyebileceğinden çok fazla miktarda yiyeceği kısa sürede tükettiği, yeme davranışını dizginleyemediği ve yeme davranışını tekrar ettiği bir yeme bozukluğudur. TYB’de temel özellik olarak, BN’den farklı olarak tıkınırcasına yeme ataklarının yol açabileceği etkileri gidermek için, hastanın kendini kusmaya zorlaması, laksatif veya diüretik ilaçlar kullanması, yeme alışkanlığını uzun süre dizginlemesi ve yorucu beden hareketleriyle metabolizmayı hızlandırması gibi tedbirler bulunmaz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu