Gündem

Sınav Kaygısıyla Nasıl Başa Çıkılır

 

Açıklamasına önce korku ve kaygı arasındaki farktan bahsederek başlayan Uzman Klinik Psikolog Mustafa Arı, korkunun bir şeye karşı duyulan bir duygu olduğunu söylüyor.

 

Örneğin örümcekten korkarız ama örümceği gördüğümüzde kaygılanmayız” diyerek konuya açıklık getiren Arı, kaygıyı bir bilinmezliğin daha çok tetiklediğini vurguladı. Sınav kaygısı olarak tanımlanan olgunun, sınavın kendisine karşı duyulan bir korku olmadığının altını çizen Mustafa Arı, “Sınav sonucunda ne olacağına dair yaşanan bilinmezlik insanı kaygıya sürükleyen faktördür” dedi.

 

 

4014788 2

 

 

Sınav kaygısı oluşturan etkenler

Arı, sınav kaygısına neden olan temel faktörlere değinerek şunları söylüyor:

Temel faktörler; kişinin sınava yüklediği anlam, kişinin ailesinin ve yakın çevresinin beklentileri ve kişide oluşan ve gerçekçi olmayan düşüncelerdir. Yani sınavdaki başarı ile birlikte sevilmek, iyi bir insan olmak, kabul görmek kavramları arasında direkt bir bağlantı kurmak da kaygıyı oluşturan faktörlerdendir. Sınav kaygısı, sınav yaklaştıkça artar. Bir eşiğe ne kadar uzak olursak, psikolojik olarak o bizi o kadar az tedirgin eder. Yaklaştıkça da tedirginlik ve kaygı da artış gösterir.”

 

 

916253

 

 

Kaygının belirtileri

 

Sınavlarda kaygılı çocukların fiziksel ve ruhsal durumlarını anlatan Arı, çarpıntı, mide bulantısı ve terleme gibi belirtilerin fizyolojik belirtiler olduğunu söyledi. yapabildiğim soruları bile yapamıyorum’ gibi geri dönüşler yaşanmasının, aileler için en büyük sınav kaygısı ipucunun olduğunun altını çizen Arı, sınav kaygısı yaşadıklarını ifade ederek, çocuğun başarısının ciddi oranda düşmesinin de bu kaygılardan biri olduğunu söyledi.

 

 

Kaygıyla baş etmenin yolları

 

Kaygıyla başa çıkmak için yapılması ve yapılmaması gerekenler hakkında öneri veren Arı şu şekilde konuştu:

Sınav kaygısının temelinde 2 ayrı durum söz konusu. Bunlardan birincisi, çocuk çalışmamış ve kaygılıdır. Burada çok yapılabilecek bir şey yok. Burada aslında bir pişmanlık ya da bir vicdan daha çok ön plana çıkan duygulardır. Belirli bir düzeyde duyulan, yaşamsal olağan akışı çok da etkilemeyen ufak çaplı kaygıları, kaygıdan ziyade olayın ciddiyetini kavrama olarak düşünebiliriz. Burada asıl ele alınması gerekilen nokta şudur: Gerçekçi olmayan düşünceler. Yani çocuk çalışmış, konulara hâkim ve bir eksikliği yok fakat garip bir kaygı içerisinde. İşte bu ciddi bir sınav kaygısıdır. Başa çıkma yollarında da, uyku ile kaygı arasında çok ciddi bir bağlantı olduğunu öncelikle vurgulamamız lazım. Sağlıklı ve doğru zaman aralığında alınan uyku kaygı seviyesini azaltıyor. Bunun dışında, düzenli beslenme çok önemli. Ben öğrencilere düzenli 15-30 dakika açık havada yürüyüşler yapmalarını da öneriyorum. Nefes egzersizleri, doğru nefes alıp vermek de stresi ve kaygıyı azaltıyor. Ne yapılmaması konusunda özellikle önerim, sınava girişe son 10 gün kala, kesinlikle dışarıdan bir şey yiyip içmemeleridir. Hastalanabilirler, mideleri bozulabilir, bu onların stresini çok arttırır. Bir diğeri de arkadaş ve aile ortamlarında çok fazla sınav konusunun açılmaması gerekiyor. Bu faydalı bir şey değil.“

 

 

3920603 2

 

 

Aileye düşen görevler

 

Arı, ebeveynlerin sınava girerken kaygı duyması, daha eksiksiz, başarılı bir çocuk yetiştirmeye çalışması, çocuğunu başkalarıyla kıyaslaması, örnekler vermesi, sınavların bitmesine yakın, test çözmeye devam etmesi gibi ifade ve yaklaşımların çok yanlış olduğunu bildiriyor, Arı sınava giren herkesin esas olarak dikkatsizlik üzerinden değerlendirilmesi gerektiğine inandığını belirtti. Çocuğun elinde olmayan durumlar nedeniyle dikkat ve konsantrasyon sorunları yaşıyorsa, başta bununla psikolojik olarak başa çıkmanın çok önemli olduğunu vurgulayan Arı, “Veliler çocuğunun aldığı eğitimin aşamalarını bilerek çocukla diyaloğa girmesi, çok daha yapıcı olur. Çünkü ailenin içi rahat ediyor ve sınava girecek olan kişi aileden böyle daha bilinçli bir yaklaşım aldığında çok daha motive oluyor. Çocuğa yapma etme, çıkamazsın, gidemezsin gibi cümleler yerine, bu kadar konuyu bitirdiniz, daha az konu kaldı, sen bunun üstesinden gelirsin ben sana güveniyorum şeklinde bir yaklaşım sergilemek kaygıyı, stresi azaltır. Çocuk motive olur” dedi.

 

 

Hangi durumlarda uzman desteğine başvurulmalı?

 

Eşik aşıldığında, işlevsellik bozulduğunda, uykularda ve beslenmede düzensizlik yaşandığında, ders çalışırken aşırı terlemeler, ağlamalar, öfkede çok ciddi bir yükseliş ve sosyal hayatta ciddi bir işlevsellik bozulması yaşanıyorsa, o zaman ailelerin bir uzmana başvurmalarında yarar var” diyen Arı, sınava az bir süre kala uzmana başvurmanın ise tedavi açısından bazen yeterli olmayabildiğini ifade etti. Arı son olarak şunları söyledi: “ Bu durum ciddi bir değerlendirme gerektiren bir durumdur. Eğer erken dönemde bir başvuru aldıysak, bireyin dikkat düzeyini öncelikle ölçüyoruz. Diğer taraftan aile ile çocuk arasındaki diyalogların iyi düzenlenmesinde rol oynuyoruz. Ayrıca çocuğun sosyal hayattan koparmadan ve sınavı da bırakmadan kaliteli bir şekilde gündelik yaşamını şekillendirmede destek oluyoruz. Özellikle de son senede olan gençlerin, derslerle çok boğulmaması da önemli. Okul-dershane-etüt üçgeni arasında sıkışan çocuklarda kaygı artabilir. Çocuğa nefes aldıracak alanlar da yaratılmalıdır.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu