Gündem

Akşener, İYİ Parti TBMM Grup Toplantısı’nda Konuştu: “Doktorlarla Sağlık Çalışanlarını Karşı Karşıya Getirdiler”

Akşener, konuşmasının bir bölümünde de Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası ve İzmir Aile Hekimleri Derneği yönetim kurulu üyesi Doktor Ahmet Kandemir‘i kürsüye davet etti.

 

Kandemir’in konuşmasının ardından sözlerine kaldığı yerden devam eden Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın toplumu kutuplaştırdığını, doktorlarla sağlık çalışanlarını karşı karşıya getirdiğini, yaşanan sıkıntıları bildiklerini ve doktorların hak ettiği saygınlığı göremediğini ileri sürdü.

 

“Doktorlar hak ettiği saygınlığı görmüyor”

Cumhuriyetin ilk yıllarında tıp alanında önemli başarılara imza atıldığına dikkati çeken Akşener, şöyle konuştu:

“Refik Saydam gibi idealist bir hekimin önderliğinde salgınlarla ve hastalıklarla mücadele ettik. 1928 yılında Hıfzıssıhha Enstitüsünü kurduk. İlk 10 yılda sağlık çalışanı sayımızı tam 10 katına çıkarttık. 86 olan kurum sayımızı 176’ya, 6 bin 500 olan yatak sayımızı 14 bine çıkarttık. Ve tüm bunları son derece sınırlı imkanlarla savaştan yeni çıkmış bir ülkenin milletini, ülkesini, işini seven, idealist bürokratlarıyla gerçekleştirdik.

 

Ama maalesef lisede okurken doktor olmaya karar veren Safiye Ali‘yi devlet bursuyla yurt dışında okutarak ülkemize ilk kadın doktorunu kazandıran cumhuriyet vizyonundan, bugün geldiğimiz nokta gerçekten içler acısı. Bugün maalesef yandaşlarına ihale ettikleri bol camlı binaların içerisini garantili hastalar ve sipariş usulü doktorlarla doldurmayı düşünen, sağlığı da ticaret gören bir garip anlayışla karşı karşıyayız.”

 

Erdoğan’ın yurt dışına gitmek isteyen doktorlara yönelik kullandığı ifadeleri aktaran Akşener, Erdoğan’ın aldığı tepkilerden sonra “geri vites yaptığını” ve bir hafta önce kapıyı gösterdiği doktorlar için “Rabb’im onlardan razı olsun. Eksikliklerini göstermesin.” açıklamasında bulunduğunu söyledi.

 

Akşener, “Milletçe adeta Doktor Jekyll ile Bay Hyde’ın hikayesini yaşıyor gibiyiz. Sayın Erdoğan ve bay kriz birlikte ülke yönetmeye çalışıyorlar. Bay kriz öfkeleniyor, ertesi gün Sayın Erdoğan geri vites yapıyor. Bay kriz kovuyor, ertesi hafta Sayın Erdoğan hayır dua okuyor. Bay kriz kırıp döküyor, Sayın Erdoğan günü kurtarmaya çalışıyor. Memleketi kim yönetiyor belli değil. Tüm bu şizofrenik türbülansın içinde ise olan milletimize oluyor.” ifadelerini kullandı.

 

Akşener, milletin eczaneye gittiğinde ya ilaç bulamadığını ya da fahiş zamlarla karşılaştığını, bunun başlıca nedeninin ilaçta tamamen dışa bağımlı hale gelinmesi olduğunu savundu.

 

SSK İlaç Fabrikasının AK Parti tarafından 2005 yılında kapatıldığını ifade eden Akşener, bu fabrikada ağrı kesici, ateş düşürücü, antibiyotik ve antiseptikler gibi sık tüketilen ilaçların üretildiğini, fabrikanın kapatılmasıyla vatandaşların yabancı ilaç üreticilerinin insafına mahkum olduğunu savundu.

 

“Bir diğer gudubet uygulama da şehir hastaneleri”

Vatandaşların, yabancı tekellerin elinde olan ilaç firmalarının karı için adeta kurban edildiğini iddia eden Akşener, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Bir diğer gudubet uygulama da şehir hastaneleri. Şehir hastanelerini inşa eden ve işleten yandaş şirketlere her yıl milyarlarca lira kira ödüyoruz. 2021 yılında14,3 milyar lira ödendi. Ayrıca bu hastanelere tam 25 yıl garanti verildi. Üstelik bu garanti ödemeleri döviz kurundaki değişikliklere göre güncelleniyor. Yani, Türk Lirası’nda bu sene yaşanan ciddi değer kaybıyla birlikte kira ödemeleri birkaç kat artacak.

 

İşin acı tarafı da ne biliyor musunuz? Şehir hastanelerinin 3 yıllık kiralarıyla yatırım maliyetleri karşılanabiliyor. 22 yıl boyunca ödenen kiralar da şehir hastanelerini yapan ve işleten şirketlerin karı oluyor. Yani, Türk doktorunun özlük hakları için kullanacağımız kaynağı, Türk milletinin ilaç harcamalarını desteklemek için kullanacağımız bütçeyi, Sayın Erdoğan’ın rantçılarını zengin etmek için kullanıyoruz. Bitmedi, dahası var. Rantın 5 atlısı, bir de gidip utanmadan Dünya Bankasının yatırım sigortası birimi MIGA’ya sözüm ona yatırımları için siyasi risk sigortası yaptırmışlar. Bu vesileyle yolsuzluğu da sigortalamak mümkünmüş onu da öğrenmiş olduk. Sigortada tarif edilen siyasi risklerden biri de kamulaştırma. Yani bu fevkalade zeki arkadaşlar, AK Parti iktidarı sona erdiğinde yaptıkları onca usulsüzlük ve yolsuzluk açığa çıktığında yeni gelen hükümet, kamulaştırmaya başvurmasın diye bu yola başvurmuşlar.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu