Gündem

10 Saatlik Ameliyatını Gerçekleştirdiği Hastanın Yakını Tarafınca Bıçaklı Saldırıya Uğradı

Kalp ve Damar Cerrahı Yasin Güctekin, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görev yaparken sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamalar neticesinde 10 saatlik operasyon ile ameliyat ettiği hastasının yakınları tarafınca bıçaklı saldırıya uğradığını dile getirdi. 30 Kasım günü MÜ Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Yoğun bakımında hasta yakınlarınca ölüm tehditlerine maruz kaldığını ayrıca bıçak ile tehdit girişiminde bulunulduğunu belirten Güctekin “Hepsine yazıklar olsun.” diyerek tepkisini belirtti.

Ameliyat ettiği 50 yaşlarında ki bir hastanın göğsünde çok şiddetli bir ağrı vesilesiyle acile başvurduğunu söyleyen Güctekin, çekilen tomografi sonucunda aort damarı yırtık olduğunu anladığını söyledi. Acil olarak başlanan ameliyatın tam 10 saat sürdüğünü hem aort damarı, hem aortun dallarını yapay damar ile değiştirdiklerini belirtti. Güctekin yaşadığı o anları şu şekilde dile getirdi;

“Yemeksiz, susuz, ihtiyaç molasız, ayakta 10 saat devam eden bir ameliyat.”

Hasta, bir insanın yeryüzünde belki de olabileceği en kapsamlı ve zorlu ameliyatlardan birini geçiriyor, 81 ilin 60’ında bu ameliyatı yapabilecek ne ekip ne cerrah yok. Daha önce hastayı hayatları boyunca görmemiş cerrahlar içinse çok uzun ve yorucu bir mesai oluyor.

Yemeksiz, susuz, ihtiyaç molasız, ayakta 10 saat devam eden bir ameliyat. Her yeri ter içinde ekip ameliyatı bitiriyor. Ameliyatta planlanan her şey yapılıyor, bundan sonra hastanın önünde kritik saatler var. Hastanın genel durumu ve uyanıklığı yakından takip edilecek.

Cerrahi ekipten biri olarak ameliyathaneden çıkıyorum, yoğun bakıma geçiyorum. Hasta yakınları meraktadır, daha fazla merakta kalmasınlar diye önce bilgi vermek istiyorum. Sonra bir şeyler yer, tuvalete giderim ne olacak ki diyorum. Yakınlarını çağırtıyorum, 30-40 kişi geliyor…

Dert etmiyorum, empati yapıyorum. Çok büyük bir ameliyat geçirdi hasta, telaşlıdır yakınları, herkes birinci ağızdan duysun beni diye hepsini etrafıma topluyorum. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatıyorum.

Hepiniz ameliyat sonrası bilgi almışsınızdır, normalde 20-30 saniye sürer. Hasta iyi veya kötü denir, birkaç başlıca ayrıntı verilir ve takip edeceğiz denir. Meraklı bakışları görünce onların anlayacağı dilde her şeyi tek tek anlatıyorum.

“Elimizi öpmesi lazımken, hiç tanımadığımız biri için 10 saat ter dökmüşken, yaşama şansı sıfır olan birine bir şans tanımışken anlam veremiyorum.”

Aort yırtılmalarının nasıl olduğunu, nasıl seyrettiğini, ameliyatta neler yaptığımızı, sonrasında bizi nelerin bekleyebileceğini. Tam 11 dakika (kamera kayıtlarına göre) duraksamadan konuşuyorum. Sordukları tüm soruları cevaplıyorum. Bana içlerinden birçoğu Allah razı olsun diyor, Teşekkür ediyor. Yaptığımız işten gururlu bir şekilde yüzüm gülerek içeri giriyorum. Yoğun bakıma içeri girmişken arkamdan biri bağırıyor “Doktor! Doktor!”. Dönüyorum adamın biri bana yürüyor, omuz atıyor.

Hastayı görmek istediğini haykırıyor. Daha yoğun bakıma gelmediğini, biraz sonra geleceğini söylüyorum. Yine de COVID önlemleri gereğiyle başhekimlik kararıyla yoğun bakımda görüş olmadığını iletiyorum. O sırada başka bir yakını bu saldırganı durdurmak için koşuyor ve tutmaya çalışıyor. Saldırganı sakinleştirmeye çalışıyorum, şaşkınlığımı gizleyemiyorum.

Elimizi öpmesi lazımken, hiç tanımadığımız biri için 10 saat ter dökmüşken, yaşama şansı sıfır olan birine bir şans tanımışken anlam veremiyorum. Hemen uzaklaşmıyorum o yüzden, saldırgana sakin olmasını söylüyorum.

Saldırgan duvarlara yumruk atıyor, cihazları tekmeleyip cihazları kırıyor. Bir anda elini arka pantolon cebine atıyor, bıçak gibi sivri bir cisim çıkarıyor, “Seni Öldürürüm!” diye bağırarak üstüme koşmaya çalışıyor. Hemşireler bıçağı görüp kaçmam için çığlık atıyor.

Bıçağı görür görmez hemen ters yöne koşuyorum, saldırgan yakınının elinden kurtuluyor ve peşimden 50 metre koşuyor. Hızla yangın merdivenlerine koşup kapıyı arkamdan kapatıyorum, kalbim güm güm atıyor. Kalan yakınları da koşup saldırganı tutup geri götürüyorlar.

“Yazıklar olsun. Binlerce kez yazıklar olsun, hakkımı helal etmiyorum.”

O esnada yakını saldırganı tutmasa, koşarken ayağım takılıp düşsem, bir şekilde bana yetişse bıçaklanacağım. Ne için peki? Benim sebep olmadığım bir hastalığı 10 saat emek vererek düzeltmeye çalıştığım için.

Bana saldıran adam babası için hayatı boyunca hiç 10 saat aç kaldı mı, hiç 10 saat babasının iyiliği için beli delice ağrıyana kadar ayakta kaldı mı? Yazıklar olsun. Binlerce kez yazıklar olsun, hakkımı helal etmiyorum. Verdiğim emek, akıttığım ter. Karşılığı bu mu?

ADLİYEYE SEVK EDİLDİ

Hastanedeki diğer hasta yakınlarının elinden kurtlulmayı başaran hasta yakını hastanede tam 50 metre boyuca doktorun peşinden koştu. Doktora saldırıda bulunan L.A. isimli şahıs hasta yakınları tarafınca yakalanarak dışarı çıkartıldı. Olay sonrası doktor Mücahit Yasin Güctekin şikayette bulundu. Doktora saldıran sanık L.A. gözaltına alındı, emniyetteki işlemleri tamamlandıktan sonra L.A., Anadolu Adalet Sarayı‘na götürüldü.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu